Bölge ve Yaş Grubuna Göre Vak’a ve Kayıplar

Sağlık Bakanlığı’nın 2 Temmuz’da paylaştığı ayrıntılı verilere göre bölge ve yaş grubu temelinde bazı değerlendirmeleri sizinle paylaşmak isterim.

Paylaşılan verilerde en dikkat çekici olan yaş gruplarına göre vak’aların ve kayıpların dağılımı ve kayıp oranlarıydı. Bu verileri biraz derlediğimizde çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor.

İlk bakacağımız veri toplam vak’a ve kayıpların yaş gruplarına temelinde dağılımı olacak.

Yaş GrubuToplam Vak’a
İçinde Oranı
Toplam Kayıp
İçinde Oranı
0-2%1.1%0.1
2-4%1.0%0.0
5-14%5.1%0.1
15-24%13.7%0.2
25-49%49.5%6.6
50-64%18.6%23.0
65-79%8.4%42.5
80 üstü%2.6%27.6
Tablo 1 – Toplam vak’a ve kayıpların yaş grubu temelinde dağılımı
Grafik 1 – Toplam vak’a ve kayıpların yaş grubu temelinde dağılımı

Burada dikkatimizi çeken yüksek yaş grubunun toplam vak’a içinde oranı düşük olmakla beraber toplam kayıplarda en büyük payı aldığıdır. Bu beklenen bir durum olmakla beraber özellikle 80 yaş üstünde 13 kata (%2.6 vak’aya karşılık %27.6 kayıp) kadar çıkan bir oran görmekteyiz. Bu grafiği bir de 65 yaş üstü ve altı gruplar için bakalım.

Grafik 2 – Toplam vak’a ve kayıpların 65 yaş merkezli yaş grubu temelinde dağılımı

Burada 65 yaş altı yaş grubunda vak’aya karşılık kayıp oranı 3’te 1 iken 65 yaş üstünde bu oran 7 kata kadar çıkıyor. Yâni göreceli olarak yaklaşık 20 kat!

Bir de ölüm oranlarını yaş gruplarına göre değerlendirelim.

Yaş GrubuÖlüm Oranı
0-49%0.25
Türkiye Geneli%2.57
50-64%3.19
65-80%13.00
80 üstü%26.94
Tablo 2 – Yaş grubu temelinde ölüm oranları
Grafik 3 – Yaş grubu temelinde vak’a başına ölüm oranları (%)

Burada dikkatimizi çeken 50 yaş altında ölüm oranının çok düşük olduğu (%0.25). Yaş ilerledikçe bu oranda ciddi bir artış gözlemliyoruz. En son 80 yaş üstünde %26.94’e kadar çıkıyor ki bu yaş grubunda hastalığa yakalananların 4’te 1’inden fazlasının kaybedildiği anlamına geliyor. Bu grafiğe de 65 yaş üstü ve altı gruplar için bakalım.

Grafik 4 – 65 yaş merkezli vak’a başına ölüm oranları (%)

65 yaş altında %1’in altında kalan ölüm oranının 65 yaş üstünde %16’nın üstünde olduğunu görüyoruz ki bu da hastalığa yakalanan her 6 kişiden 1’inin kaybedildiği anlamına geliyor.

Şu ana kadar karşımıza çıkan tablo 3 aylık dönemde 65 yaş üstü büyüklerimiz için alınan tedbirin ne kadar yerinde olduğuna işaret ediyor. Bu konuda daha önce yapmış olduğumuz değerlendirmede bu tedbirin olmaması durumunu ayrıntılarıyla incelemiştik.

Bölgesel dağılıma da bir göz atalım. Salgını beş döneme ayıracağız.
– Yayılma dönemi: 11 Mart – 10 Nisan
– Düşüş dönemi: 11 Nisan – 31 Mayıs
Sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın Haziran ayı için vermiş olduğu 1-14 Haziran, 15-21 Haziran ve 22-28 Haziran dönemlerini temel alacağız. Yine değerlendireceğimiz veri Sağlık Bakanlığı’nın tanımladığı 12 coğrafik bölge üzerinden yapılacaktır.

Paylaşılan verileri incelediğimizde 2 grup dikkatimizi çekiyor. Bunlardan birincisi salgının belli bir seviyenin altında ve azalma eğiliminde olan bölgeler:

Grafik 5 – Azalma eğiliminde olan bölgeler (100,000 nüfus başına vak’a sayısı)

Burada Doğu Marmara ilk etapta görece yüksek başlamakla beraber vak’a yoğunluğunda yarıya yakın bir düşüş göstermiş durumda. Diğer bölgeler; Ege, Batı Karadeniz, Kuzeydoğu Anadolu, Orta Anadolu, Akdeniz, Doğu Karadeniz ve Batı Marmara ise salgının başından itibaren 1.3 vak’a / 100,000 nüfus oranının altında ve genel itibariyle tedricî bir düşüş eğiliminde seyrediyor.

Burada İstanbul’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Salgının başından beri toplam vak’a sayısının 3’te 2’sine yakınının İstanbul’da olduğu hepimizin mâlumu. Peki özellikle Haziran ayında salgın İstanbul özelinde kontrol altına alınabildi mi? Aşağıdaki grafikten de göreceğiniz üzere aslında Haziran ayına geldiğimizde önceki dönemlere göre 3’te 1 civarında bir düşüş görülmüş durumda. Ancak bu düşüş Haziran ayı içinde devam etmeyerek 2.9 vak’a / 100,000 nüfus oranına sabitlenmiş.

Grafik 6 – İstanbul özelinde vak’a sayıları (100,000 nüfus başına)

Peki salgın başlangıç dönemine göre Haziran ayında artış eğiliminde olan bölgeler hangileri ve buralarda durum nasıl?:

Grafik 7 – Artış eğiliminde olan bölgeler (100,000 nüfus başına vak’a sayısı)

Bu grafikte özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesine dikkatinizi çekmek isterim. Salgının başlangıcında sıfıra yakın vak’a görülürken Haziran ayının son haftasında 3.5 vak’a / 100,000 nüfus oranına çıkarak başlangıca göre 10 kata yakın artış görülmüş. Batı Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerinde ise nispeten daha az (2-3 kat) olmakla beraber artış görülmüş durumda.

Bu rakamlar temel alındığında salgının zirve noktasına 9 vak’a / 100,000 nüfus oranı ile salgının merkezi hâlinde olan İstanbul’dan sonra Haziran ayında salgının merkezi 3.5 vak’a / 100,000 nüfus ile Güneydoğu Anadolu bölgesine kaymıştır. Burada çok dikkatli olunması gerekiyor.

Bölgesel olarak ölüm oranlarını da inceleyerek paylaşımıma son vermek istiyorum. Sağlık Bakanlığı tarafından ayrıntılı verilerin açıklandığı 28 Haziran tarihinde Türkiye genelinde ölüm oranı %2.57 olarak hesaplanabilir.

Grafik 8 – Bölgelere göre ölüm oranları (%)

Vak’a sayılarında artışın olduğu Batı, Güneydoğu ve Ortadoğu Anadolu’da ölüm oranlarının düşük olması dikkatimizi çekiyor. Aynı zamanda her ne kadar vak’a sayıları düşüş eğiliminde olsa da hâlen belli bir seviyenin üzerinde (1 vak’a / 100,000 nüfus) olan İstanbul ve Doğu Marmara’da da ölüm oranları Türkiye geneline göre düşük seyrediyor. Bu da aslında salgına karşı alınan tedbirlerde rehâvete kapılınmasına sebep oluyor şeklinde yorumlanabilir.

Batı Marmara ve Doğu Karadeniz ise yüksek ölüm oranları ile dikkat çekiyor. Bu iki bölgeyi Batı Karadeniz ve Ege takip ediyor. Bu ölüm oranlarının farklı boyutlarla değerlendirilmesi gerekir kanaatindeyim; sanayileşme, kentsel/kırsal nüfus, yaş dağılımı, hava kirliliği ve bağlı kronik rahatsızlıklar vb.

Netice itibariyle Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan ayrıntılı veriler ışığında ulaştığımız sonuçlar; 65 yaş üstü için alınan tedbirlerin doğruluğu, salgınla mücadelede ilk günkü ciddiyetin korunması gerektiği ve rehâvete asla kapılınmaması gerektiği olarak özetlenebilir.

Bu arada Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilerin daha fazla ayrıntı içermesini beklerdim. Umarım zamanla daha fazla veriye ulaşabiliriz. Böylece sizlerin karşısına farklı pencerelerden daha derin ve değişik analizlerle çıkabilirim.