Akaryakıtta Vergi Yükü (2005-2022)
Her dâim tartışılan konudur; aldığımız benzinin çoğu vergi diye. Akaryakıt üzerinde dünyadaki bir çok ülkenin ciddi vergiler yüklediği bilinen bir gerçek. Peki Türkiye’deki durum nedir? Biraz geniş bir tarihte nasıl değişmiştir? Gelin bir kontrol edelim.
Geçmişte çok farklı isimlerle alınan vergiler (Toplu Konut Fonu, Gümrük Vergisi, Akaryakıt Fiyat İstikrar Payı, Akaryakıt Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi) olmakla berâber mevcut durumda Ağustos 2002’de çıkan kanun ile birlikte 2003’ten beri sadece iki çeşit vergi alınmaktadır: Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi.
Katma Değer Vergisi bu tarihten îtibâren %18 gibi sabit bir oranda uygulanmakla berâber Özel Tüketim Vergisi maktu vergi olarak sürekli değiştirilerek günümüze kadar gelmiştir.
Elimde var olan zaman serisi hâlinde en eski pompa satış fiyatı 16 Eylül 2005 tarihli olduğundan (değişik kaynaklardan 1994’ten başlayarak veriye ulaşmaya çalışıyorum) bugünkü paylaşımım 2005’ten günümüze olan zaman aralığını kapsayacak.
Başlangıç olarak kurşunsuz benzin / motorin için ayrı ayrı hesaplama yerine kullanım oranlarına göre (%10-%90) ağırlıklı ortalama üzerinden tüm verilerin oluşturulduğunu belirtmek isterim.
İlk olarak pompa fiyatındaki değişime bir bakalım.
Bu aşamada sanırım vergilerin pompa fiyatı içindeki payını ayırmak analizimiz için doğru bir adım olacak.
Grafiğe baktığımızda son yıllarda pompa fiyatı ile vergi miktarı arasındaki makasın açıldığını görüyoruz. Ancak bunu sayısal olarak ölçmek en doğrusu olacaktır. Bu nedenle pompa fiyatı içindeki vergi miktarını yüzdesel olarak hesaplayarak görmekte fayda var.
Bu grafik yukarıdaki tespitimizi daha net ortaya koyuyor. 2005-2018 döneminde uzun süre %50-60 aralığında seyreden vergi yükünün 2018-2020 döneminde %40 mertebesine ardından kısa süreliğine tekrar eski seviyesine geldikten sonra ise 2020 başından îtibâren tedricen düştüğünü görüyoruz. 2021 sonunda kısa süreliğine %15 ile dip yaptığınıve şu an %23 mertebesinde seyrettiğini de söyleyebiliriz.
Vergi yükü geçmişteki ortalama %55 oranında olsaydı bugün 22,68TL olan benzin fiyatının 37,10TL ve 26,38TL olan motorinin fiyatının da 45,11TL olması gerektiğini hesaplamak mümkün. Bu da aslında her iki kalemde de %70’e yakın daha yüksek fiyat olması anlamına geliyor. Ya da başka açıdan bakınca devletin %42 oranında akaryakıt faturasını karşıladığını söyleyebiliriz.
Şüphesiz nisbî olarak düşüş mutlak değer olarak da düşüş olduğu mânâsına gelmeyecektir. 2018 yılından beri yaşadığımız ciddi kur artışı ve 2022 yılında yaşanan savaşın etkisiyle küresel petrol fiyatlarındaki artışın birleşmesi ile mutlak olarak 4 kata yakın fiyat artışı olduğu herkesçe mâlum. Bu nedenle toplanan vergi nisbî olarak düşse de mutlak olarak ne durumda bakmakta fayda var.
2005-2009 döneminde litre başına 1,50TL mertebesinden 2020 yılında kadar 3,00TL’ye kadar çıkan vergi miktarının 2020 yılı sonundan 2021 yılı sonuna kadar ciddi miktarda azaltılmışken 2022 yılında 5,00-6,00 aralığına kadar çıkmış ve hâlen de aynı seviyede devam etmektedir. Artan vergi miktarına rağmen vergi yükünün nisbî olarak düştüğünü de not etmek gerekiyor.
Mevzu bahis dönemin yüksek enflasyon yaşanan aylar olduğunu düşündüğümüzde aslında çok da şaşırtıcı bir durum değil.
Ancak burada değişik bir bakış açısı ile değerlendirme yapmak isteriz. Bireysel olarak nasıl gelirimizin enflasyon karşısında korunup korunmaması bizim için önem arz ediyorsa devlet için de aslında tek gelir kaynağı olan vergi gelirlerinin de enflasyon karşısında ne durumda olduğu önemlidir. Bu bağlamda gelin 2005 yılında beri devletin akaryakıt üzerinden aldığı verginin enflasyon karşısında değerini koruyup korumadığına bakalım.
Yukarıdaki grafikten anlaşılacağı üzere 2005’te 100 olan vergi gelirinin enflasyona karşı erimiş ve bugün %50 seviyesinde gerçekleşmektedir. Bugün vergilerin 2005 seviyesine gelmesi için aynı yukarıdaki hesaplama yapılırsa benzin için fiyat 22,68TL –> 28,91TL ve motorin için 26,38TL –> 32,52TL fiyat konuşulabilirdi. Buradan çıkan durum fiyatların ortalama %25 kadar yüksek olması gerektiği ya da mevcut hâliyle devletin %20 faturayı üstlendiğini söylemek mümkün.