Dışa Bağımlı Besleniyoruz: Tarım ve Hayvancılıkta İthâlat
Tarım’da kendi kendine yeten bir ülkeden dışa bağımlılığı tartışan bir ülke hâline geldik… Bu gerçekten üzücü! Gelin dış ticâretteki 99 fasıldan (ürün grubundan) türettiğimiz 2 alt grubu; tarım ve hayvancılığı bir inceleyelim.
Öncelikle tarım ve hayvancılık ürünlerinin dış ticâretimizdeki hacmini kontrol ederek başlayalım.
Grafikten dönemsel dalgalanmalar olmakla berâber her iki ürün grubunda da sürekli bir artış eğilimi olduğunu açıkça görebiliyoruz. Ancak tarım ürünlerinin hacminin hayvancılık ürünlerine nispeten 5 katın üzerinde fark olduğunu söylemekte fayda var. İki grubun toplamda 1 milyar ABD Dolarını altındaki bir seviyeden 30 milyar ABD Dolarına kadar yükseldiğini söyleyebiliriz.
Bu ürün gruplarının toplam ihrâcat / ithâlat / dış ticâretteki payları ile bu veriye biraz mânâ katalım.
Bu pencereden bakıldığında tarımsal ürünlerin dış ticâretteki payının %25 mertebesinden %5-7 mertebesine gerilediğini, hayvancılık ürünlerinin ise her dâim %5’in altında, son yıllarda ise %2’nin altında kaldığını görüyoruz.
Gelin bu toplam veriyi biraz ayrıştıralım: İthâlat ve İhrâcat…
Aynı şekilde her iki ürün grubunun ithâlat ve ihrâcattaki değerlerini grafik üzerinde görelim.
Grafikten de görüleceği üzere 51 yıl boyunca tarımsal ürünlerde ihrâcat her dâim ithâlattan fazla gerçekleşmiş. Hayvancılık ürünlerinde ise 3 kez yaşanan ânî sıçramalar dışında yine yarımsal ürünlere benzer şekilde gibi ihrâcat sürekli olarak ithâlattan fazla gerçekleşmiş. 1995, 2010 ve 2017’deki bu istisnâî durumun sektör uzmanları tarafından açıklanması gerekir. Ancak muhtemeldir ki yetiştiricilikte yaşanan dönemsel sıkıntılar nedeniyle stok takviyesi ya da piyasanın üzerinde seyreden fiyatlar için bir fiyat düzenlemesi müdâhalesi olmalı.
Bu iki ürün grubundaki bu tablo oldukça sevindirici…
Ancak hem ithâlatın hem de ihrâcatın sürekli olarak arttığını da görüyoruz. Peki bu artış toplam ithâlat ve ihrâcattaki artışla doğru orantılı mı? Yoksa tarımsal ürünlerin ve hayvancılık ürünlerinin konumu zamanla artı / eksi yönde değişti mi?
İthâlat ve ihrâcattaki paylarına baktığımızda ise her iki ürün grubunda da ithâlatta dönemsel dalgalanmalar dışında genelde belli bir mertebede bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Bu mertebe tarımsal ürünler için %3-5, hayvancılık ürünleri için ise %0-2’dir.
İhrâcatta ise tablo biraz farklı: 1969 yılında %50 mertebesinde olan tarımsal ürün ihrâcat payının 2000’e kadar %10 mertebesine düştüğünü ve o tarihten bu yana aynı seviyede devam ettiğini görüyoruz.
Hayvancılık ürünlerinin ihrâcattaki payı ise 1994’e kadar %4-8 mertebesinde iken o tarihten bu yana %0-2 aralığında değişen bir düzeyde seyretmektedir.
Şüphesiz her 2 grubun da ithâlattaki paylarını muhâfaza ederken ihrâcat tarafındaki bu düşüş bir uyarı olarak alınmalı. Ancak bir taraftan da ihrâcatımızda nitelikli, katma değeri yüksek ürünlerin payının artmasından mütevellit bu oranların düştüğünü de unutmamak gerekir.
Son olarak dış ticârette en önemli unsurlardan biri olan ihrâcatın ithâlatı karşılama oranına bakmak doğru olacaktır.
İhrâcattaki düşüşlerin karşılama oranlarına da yansıdığını görüyoruz. 1980’lerin ortasına kadar ithâlatın çok üzerinde ihrâcat yapıldığı ve bu sâyede ciddi bir dış ticâret fazlası verildiğini söyleyebiliriz. Grafiklerde net görülmediği için 1980 ortasından sonrasını daha ayrıntılı olarak gösterelim ve yorumumuzu tamamlayalım.
Tarımsal ürünlerde karşılama oranının hâlen %150 seviyesinin üzerinde olduğunu görüyoruz. Hayvancılık ürünlerinin ise yukarıda bahsettiğimiz 3 tarihteki dönemsel dip noktalar dışında yine %150 seviyesini muhâfaza ettiğini söyleyebiliriz. Ancak hayvancılık ürünlerinde tarımsal ürünlerin aksine durağan bir eğilim yerine dalgalı bir eğilim gözümüze çarpıyor.
Özetle tutarlı bir fazla veren tarımsal ürünlerde değil ancak hayvancılık ürünlerinde durum biraz alarm veriyor gibi bir tespitte bulunursak çok yanılmış olmayız. Ancak buna rağmen tüm sayıların bize söylediği tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlıyız demek de çok doğru olmayacaktır.